VOCABULARY
- Sport: Spor
- Indoor sports: Kapalı alan sporları
- Outdoor sports: Açık alan sporları
- Team sports: Takım sporları
- Team game: Takım oyunu
- Individual sports: Bireysel sporlar
- Daily activities: Günlük aktiviteler
- Weekly Routine: Haftalık rutin
- Gym: Spor salonu
- Player: Oyuncu
- Spectator: Seyirci, izleyici
- Opponent: Karşı taraf, rakip
- Athlete: Atlet, sporcu
- Swimmer: Yüzücü
- Swimming pool: Yüzme havuzu
- Field: Saha
- Court: Saha
- Cycling: Bisiklet sürme
- Surfing: Sörf (su kayağı) yapma
- Skiing: Kayak yapma
- Skating: Patenle kayma
- Ice skating: Buz pateni yapma
- Doing judo: Judo yapma
- Jogging: Tempolu yürüyüş, koşu
- Go running: Koşuya gitmek, koşuya çıkmak
- Go swimming: Yüzmeye gitmek
- Breaststroke: Kurbağalama yüzüş
- Freestyle: Serbest stil
- Run: Koşmak
- Train: Antrenman yapmak
- Work out: Egzersiz yapmak
- Do heavy exercises: Ağır egzersizler yapmak
- Work with the weights: Ağırlıklarla çalışmak
- Join a sports activity: Bir spor aktivitesine katılmak
- Compete in the races: Yarışlarda yarışmak
- Wake up early: Erken uyanmak
- Get up early: Erken uyanmak
- Get up late: Geç uyanmak
- Eat a full breakfast: Tam bir kahvaltı yapmak
- Eat healthy food: Sağlıklı yiyecekler yemek
- Go on a diet: Diyete başlamak
- Have a special diet: Özel bir diyet yapmak
- Have junk food: Abur cubur yemek
- Have energy drinks: Enerji içecekleri içmek
- Give energy: Enerji vermek
- Make someone strong: Birini güçlü yapmak
- Keep fit: Formda kalmak
- Injury: Yaralanma
- Hurt: Acımak, incitmek
- Regularly: Düzenli olarak
- Make a point: Sayı yapmak, sayı almak
- Hit a ball: Topa vurmak
- Throw: Atmak, fırlatmak
- Touch: Dokunmak
- Beat: Yenmek
- Lose: Kaybetmek
- Draw: Berabere kalmak
- Cheer: Tezahürat yapmak
- Success: Başarı
- Succeed: Başarmak
- Interview: Görüşme, röportaj
- Watch a match: Maç izlemek
- Take a nap: Kestirmek, şekerleme yapmak
- Rest: Dinlenmek
- Goal: Hedef
- Championship: Şampiyonluk
- Medal: Madalya
- Equipment: Ekipman, malzeme
- Racket: Raket
- Net: File
