VOCABULARY
- Environment: Çevre
- Nature: Doğa
- Save the planet: Gezegeni korumak
- Save the environment: Çevreyi korumak
- Environmental problems: Çevre problemleri
- Responsibility: Sorumluluk
- Pollute: Kirletmek
- Pollution: Kirlilik
- Air pollution: Hava kirliliği
- Balance: Denge, dengelemek
- The balance of nature: Doğanın dengesi
- Temperature: Sıcaklık, ısı
- Global Warming: Küresel ısınma
- Climate: İklim
- Climate change: İklim değişikliği
- Greenhouse: Sera
- Greenhouse effect: Sera etkisi
- Wind turbines: Rüzgâr türbinleri
- Wing energy: Rüzgâr enerjisi
- Solar energy: Güneş enerjisi
- Use renewable energy: Yenilenebilir enerji kullanmak
- Eco-friendly: Çevre dostu
- Buy eco-friendly product: Çevre dostu ürünler almak
- Keep the streets clean: Sokakları temiz tutmak
- Keep the air clean: Havayı temiz tutmak
- Keep the seas clean: Denizleri temiz tutmak
- Clean/Fresh air: Temiz hava
- Change the ecology of the Earth: Dünya ekolojisini değiştirmek
- Cut down the trees: Ağaçları kesmek
- Deforestation: Ormanın yok edilmesi, ormansızlaşma
- Save energy: Enerji tasarrufu yapmak
- Waste materials: Atık malzemeler
- Food chain: Besin zinciri
- Chemicals: Kimyasallar
- Farm fertilizers: Tarım gübreleri
- Recycling facility: Geri dönüşüm tesisi
- Wild animals: Vahşi hayvanlar
- Protect animals: Hayvanları korumak
- Kill the animals: Hayvanları öldürmek
- Use our own cars: Kendi arabalarımızı kullanmak
- Take action: Harekete geçmek
- Take efficient precautions: Etkili önlemler almak
- Melt glaciers: Buzulları eritmek
- Extinction of animal species: Hayvan türlerinin yok olması
- Mammal extinction: Memeli neslinin tükenmesi
- Clean energy resources: Temiz enerji kaynakları
- Public transportation: Toplu taşıma
- Plant a tree: Ağaç dikmek
- Seed: Tohum
- Shovel: Kürek
- Dig the soil: Toprağı kazmak
- Make a hole: Delik/Çukur açmak
- Water: Su, sulamak
- Grow: Büyümek, yetişmek
- Rainforest: Yağmur ormanı
- Air: Hava
- Land: Kara
- River: Akarsu, nehir
- Ocean: Okyanus
- Sea: Deniz
- Sea creatures: Deniz canlıları
- In danger: Tehlikede
- Destruction: Yıkım, tahribat
- Sort out: Ayırmak, ayrıştırmak
- Throw: Atmak
- Collect: Toplamak
- Produce: Üretmek
- Prevent: Önlemek
- Stop: Durmak, durdurmak
- Appear: Ortaya çıkmak, belirmek
- Disappear: Ortadan kaybolmak, yok olmak
- Threaten: Tehdit etmek
- Destroy: Yıkmak, mahvetmek
- Cause: Sebep olmak
- Be responsible for: Sorumlu olmak
- Be aware of: Farkında olmak
- Local authorities: Yerel yetkililer
- Gardener: Bahçıvan
- Humankind: İnsanlık
- Next generations: Sonraki/Gelecek nesiller
- Influence: Etkilemek
- Respect: Saygı, saygı duymak
- Face: Yüz yüze gelmek
- Use less water and electricity: Daha az su ve elektrik kullanmak
- Turn off the lights: Işıkları söndürmek/kapatmak
- Litter the streets: Sokakları kirletmek
- Hunt the animals: Hayvanları avlamak
- Encourage people: İnsanları teşvik etmek
- Increase: Artmak, yükselmek
- Achieve: Elde etmek, başarmak
- Decide: Karar vermek
- Join campaigns: Kampanyalara katılmak
- Make good efforts: İyi çaba sarf etmek
- Make new products: Yeni ürünler yapmak
- Remanufacture: Yeniden imal etmek
- Necessary: Gerekli
- Important: Önemli
- Be careful: Dikkatli olmak
- Solve: Çözmek
- Solution: Çözüm
- Dangerous: Tehlikeli
- Harmful: Zararlı
- Give harm: Zarar vermek
- Damage: Zarar vermek
- Against: Karşı
- Scientist: Bilim insanı
- Dead zones: Ölü bölgeler
- Great loses: Büyük kayıplar
- E-waste bin: Elektronik atık kutusu
- Organic wastes: Organik atıklar
- Glass wastes: Cam atıklar
- Plastic wastes: Plastik atıklar
- Paper wastes: Kâğıt atıklar
- Metal wastes: Metal atıklar
- Recycle: Geri dönüşüm, geri dönüştürmek
- Reuse: Yeniden kullanmak
- Reduce: Azaltmak
Başa dön tuşu
