VOCABULARY
- Downtown: Şehir mekrezi
- Uptown: Şehir merkezinin dışında
- Hometown: Memleket
- City: Şehir, büyük yerleşim yeri
- Town: Şehir, kasaba, ilçe
- Village: köy
- Skyscraper: Gökdelen
- Building: Bina
- Flat: Apartman dairesi
- Kiosk: Büfe
- Street: Sokak
- Square: Meydan
- Playground: Oyun alanı
- Traffic jam: Trafik sıkışıklığı
- Neighbourhood: Yakın çevre, komşuluk
- Rent: kiralamak
- For rent: Kiralık
- Crowded: Kalabalık
- Tall: Uzun
- Short: Kısa
- Large: Geniş
- Big: Büyük
- Small: Küçük
- High: Yüksek
- Low: Alçak
- Noisy: Gürültülü
- Quiet: Sessiz
- Busy: Meşgul, yoğun
- Expensive: Pahalı
- Cheap: Ucuz
- Good: İyi
- Bad: Kötü
- Beautiful: Güzel
- Ugly: Çirkin
- Comfortable: Rahat, konforlu
- Exciting: Heyecan verici
- Green: Yeşil
- Clean: Temiz
- Cold: Soğuk
- Warm: Ilık
- Hot: Sıcak
- Fat: Şişman
- Compare: Karşılaştırmak
- Ride a bicycle: Bisiklet sürmek
- Swing: Sallanmak
- Play with ball: Top ile oynamak
- Play on the monkey bar: Maymun tırmanışında oynamak
- Sail the boat: Gemiyi yüzdürmek
- Rollerblading: Tekerlekli paten sürmek
- Fly a kite: Uçurtma uçurmak
- Skip rope: İp atlamak
- Sell: Satmak
- Walk: Yürümek
- Wait: Beklemek
- Study: Ders çalışmak
- Take care of … : İlgilenmek
- Feed the dog: Köpeği beslemek
- Street cats: Sokak kedileri
